Kültürün Oyunsallaşması Üzerine
Bir süredir hem oynamaya hem de oyuna dair tasarım unsurları, davranışları, pratikleri oyun-dışı birçok alana yayılmış durumda. Oyunsallaşma medya, iş, moda, eğitim, askeriye, kent, iletişim, sinema ve politika gibi birçok oyun-dışı alanda gözlenmekte. Öyle ki kültürde gözlemlenen oyunsallaşmadan ötürü oyun tasarımcısı Eric Zimmerman, 2013 yılında 21. yüzyılın "ludik bir yüzyıl" olacağını iddia ettiği “Ludik Bir Yüzyıl İçin Manifesto” adlı manifestosunu kaleme aldı.[2] Zimmerman, tıpkı tarihin bir noktasından itibaren insanlar için okur-yazar olmanın zorunlu kılındığı gibi
Dijital Topluluklar Yaratmak
Dijital topluluklardan çıkan ürün veya fikirlerin niteliğini, yaratılan içeriklerin üretim ve tüketimini, dijital topluluk oluşturma ve topluluğa dahil olma sürecini, bu süreçlerde rol oynayan farklı mekanizmaları ve aktörleri gittikçe karmaşıklaşan dijital ekosistemde nasıl ele alabiliriz? Dijital topluluklar kimin için var ve topluluk üyelerinin yararını ne ölçüde gözetebilir? Dijital topluluklar, bilgisayar ağlarına erişim ve internet kullanımı ile daha fazla insanın çevrimiçi ortamda bir araya gelmesi ve paylaşımda bulunmasıyla beraber ortaya çıktı. Bu nedenle başlangıcını internet tarihi ile
Fahrenheit 451 ve Minör Mimarlık
Fahrenheit 451, bir kitabın tutuşmaya başladığı sıcaklıktır. Kitabı, tepkimeye giren reaktif bir madde kılar. İçindeki karbonu karbondioksite, hidrojeni su buharına, kükürdü kükürtdioksite dönüştürür. Bunlar maddenin doğasına dair bazı değişmez gerçekler. Bir de insanın doğasına (varsa böyle bir şey) dair, çağlar boyu süregiden bir gerçek, bir utanç verici ritüel var: Kitap yakmak. Nedir bir kitabı şiddetli ısılarda tahripkâr değişimlere iten güdülenim? M.Ö. 200’lerde Çin Hanedanlığı niçin Konfüçyüsçü bilginlerin kitaplarını (ve bizzat kendilerini de) yaktı? 1200’lerin ortasında
Dijital Dünyanın Durum Öyküleri
“Ah, bu küçük teferruat… İki üç çizgi, birkaç konuşma parçası, işte size bütün bir hayat…”[1] Kitap sayfası çevirir gibi bir görsel hikayeden diğerine atlarken rastladığımız anlık kesitler; kamerasını çocuğuna, kedisine çevirenler, rengarenk filtre özellikleriyle estetik görsellik yakalamaya çalışanlar, gif eklemeleriyle “yüzünde güller açtıranlar”, artırılmış gerçeklik efektleriyle kendisini mısır koçanına çevirenler… Anlık ve 24 saat sonra kaybolan bu hikayeler, 2010’ların ikinci yarısında sosyal medya kullanım alışkanlığımızın temel belirleyeni oldu. Sosyalleşme anlayışımız o anı yaşamak yerine “o anı o anda anlatmak” eylemine evrildi ve denilebilir ki
Protesto, Sanat ve Performans
Protesto sırasında piyano çalan bir piyanist, dans eden bir balerin, duvara yazılan bir şiir, çirkin bir binayı güzelleştiren grafiti, duran bir adam ve bedensel performanslar