Kadın

Ahmed Midhat Efendi’nin 1882 yılında Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen Dürdane Hanım eserinin baş karakteri Ulviye, Osmanlı edebiyatının ilk cross-dresser[1] “süper kadın”ı[2] ve anti-kahramanı olarak adlandırılabilirse, Virginia Woolf’un 1928’de yayımlanan romanıyla aynı ismi taşıyan karakteri Orlando da İstanbul’da cinsiyet değiştiren ilk roman kahramanı olarak tanımlanabilir. Ahmed Midhat öyküsüne, okuyucuyu Galata gece hayatı dekorunun ve medias res tekniğiyle kurgu...

Kırmızı Başlıklı Kız masalının en eski versiyonunun Fransız yazar Charles Perrault’nun kaleme aldığı 1697 tarihli masal olduğu bilinir. Oysaki Perrault’dan çok önce Fransız kırsalında anlatılagelen Conte de la mere-grand (The Grandmother’s Tale) masalı Fransız folklorüne ait en eski Kırmızı Başlıklı Kız anlatısıdır. Bu en eski anlatıda ana karakter ne kırmızı bir başlık takar ne de yoldan geçen bir avcı tarafından kurtarılır. Kurallara uymanın ve itaatkar olmanın alt metin olarak verilmediği bu versiyon tam anlamıyla bir kadın anlatısıdır.

<...

Kolaj yapan fakat kolaj denen kavramı küçükken tamamen kendi kendine keşfetmiş biri olarak, kolajın tarihsel gelişimini araştırdığımda karşılaştığım ilk akım “dada” olmuştu. Dadanın diğer akımlardan farkı tanımlamanın neredeyse imkansız olması. Çünkü dada sadece ismiyle bile kafalarda yüzlerce soru işareti uyandırır. Fransızca’da “sallanan at” ya da “oyuncak at” anlamına geliyor, Romence’de “evet, evet”. Dada aslında pek çok farklı dilde pek çok farklı anlama geliyor. Zaten yaratıcısı Hugo Ball’un da bu kelimeyi tercih etmesinin nede...

She Who Sees the Unknown ya da Bilinmeyeni Gören Kız, İran doğumlu dijital multimedya sanatçısı Morehshin Allahyari’nin 2016’da başladığı bir sanatsal araştırma projesi. Sanatçı üç boyutlu modelleme, tarama ve baskı yöntemlerini kullanarak Orta Doğu kökenli kadın, kuir canavar ve cin figürlerinin hikayelerini baştan yazıyor. Bu uzun soluklu ve hayli alışılmışın dışındaki araştırma projesinin amacı, geleceği kurgularken kullandığımız figürleri ve geçmişin hikayelerinin gelecekteki rolünü sorgulamak. Orta Doğu kökenli, kadın ve kuir canavar figürleri ge...

Edebiyat eleştirmenleri Susan Gubar ve Sandra Gilbert, edebiyat eleştirisi üzerine yazdıkları en meşhur ve kıta Avrupası feminist edebiyat eleştirisinin uzun yıllar başucu kitabı sayılan The Madwoman in the Attic: The Woman Writer and the Nineteenth-Century Literary Imagination’da[1] on dokuzuncu yüzyıl kadın yazarlarında kadınlık kurgusundan yola çıkıp  “evdeki melek” imgesini yakın okumaya tabi tutarlar. Bu inceleme kıymetlidir ve dönemi bağlamında bir ilktir. Özellikle Jane Austen, Bronte Kardeşler (Charlotte, Emily ve Anne ...

Annemizi ne kadar iyi tanıyoruz? Ya da kendimizi? Çünkü burada “anne” sözcüğü bir doğuranı işaret etmekten ziyade; sizi, mitolojiyi, aşkı ve gündelik alışkanlıklarımızı dahi kapsayan bir kavrama dönüşüyor. İçinde bulunduğumuz toplumun (haliyle o toplumu oluşturan bireylerin) kadın ile olan sorunu, (ki bunun bir tanımama sorunu olduğunu artık kavramış bulunuyoruz) bireyin, neden bir birey olmak için gereken şartlara kavuşamadığını; eksiklikler taşıyan bir toplumun neferleri haline nasıl geldiğimizi açıklıyor.

Yanımız...


Hem böyle ilham verici hem de gerçek olamazsınız değil mi?

Sphinx’in bilmecesini çözerek kahramanlık anlatısını başlatan Oedipus mitinden, yola çıkmasına vesile olarak ulaşılması zor, hatta imkansız, hayali, bir dişil imge (Dulcinea) yaratan Don Quixote’ye kadar birçok temel anlatıda kadın; gizem unsurudur. Başarı/zafer/kahramanlık dışında bir anlatısı olmayan erkek ise kendi kimliğini oluşturmak adına kadının 'ona göre' zayıflığını ve gizemini kendine konu ...

Akademik pozisyonlar için iş görüşmesi teklifi aldığımı söylediğimde arkadaşlarımın ilk tepkisi tebrik etmek, ikinci tepkisi ise kıyafet tavsiyesi vermek olmuştu. Bunu kadınlara atfedilen kıyafet alışverişi tutkusu diye anlamayın kesinlikle. Tavsiyeler “ciddiye alınmak için nasıl giyinip kuşanmalısın” konusundaydı. “Hayal ettiğin meslek için giyin” diye bir klişe vardır. Profesyonel hayatımda kademe atlamaya başladıkça bunun kadınlar için ne kadar çetrefilli olduğunu da fark etmeye başladım. Profesyonel kıyafet meslekten mesleğe göre değişir. Ben teorik parçacık fiziği çalışıyorum. Bizden bek...

Devrim... Kiminin en büyük korkusu kiminin en büyük hayali. İngilizcesi (revolution) ‘geri döndürme’ anlamına gelen Latince ‘revolvere’ kelimesinden türemiş. Türkçesi ise ‘devirmek’ fiilinden geliyor ve bu kelime aslında 16. yüzyılda konseptin politik bir yaklaşım kazandıktan sonraki anlamını karşılıyor. Bazen sadece hakkın olanı almak bile devrim sayılabilir.

Kadınlara, doğuştan itibaren öfkesini göstermemesi öğretilir. Çünkü öfke, kendi adına konuşmanın en temel tetikleyicilerinden biridir. Kendi adına konuşan kişi...