Murat Dural

“Ah, bu küçük teferruat… İki üç çizgi, birkaç konuşma parçası, işte size bütün bir hayat…”[1] Kitap sayfası çevirir gibi bir görsel hikayeden diğerine atlarken rastladığımız anlık kesitler; kamerasını çocuğuna, kedisine çevirenler, rengarenk filtre özellikleriyle estetik görsellik yakalamaya çalışanlar, gif eklemeleriyle “yüzünde güller açtıranlar”, artırılmış gerçeklik efektleriyle kendisini mısır koçanına çevirenler… Anlık ve 24 saat sonra kaybolan bu hikayeler, 2010’ların ikinci yarısında sosyal medya kullanım alışkanlığımızın temel belirleyeni oldu. Sosyalleşme anlayışımız o anı yaşamak yerine “o anı o anda anlatmak” eylemine evrildi ve denilebilir ki