De Certeau ve Günlük Hayat
Artaud ve Tiyatro
Deleuze ve Virtüel
Gilles Deleuze, virtüel kavramını özel bir anlamda kullanıyordu. Bu anlam, öncelikle “potansiyel” kavramının anlamından tamamen farklı, hatta ona zıttır. Potansiyel, mantıksal mümkünatı temel alan bir kavram. Yani potansiyel kavramının perspektifinden her şey “mümkün”, her şey zira potansiyel, son kertede “mümkünat dahinde olan” demek. Yani belirsiz bir mümkünlüğe referans veriyor ister istemez. Örneğin unicorn diye bir şeyin olması mümkün. Böyle bir “şey”in varlığı yadsınamıyor, yalnızca “şimdilik” var olmadığı belirtilebiliyor. İşte bu yadsınamazlık, potansiyelin kendisi...
Nietzsche ve Dostluk
Nietzsche’nin yazım tarzı, onu ister istemez farklı farklı temalara, tekrar tekrar döndürüp duruyordu. Merhamet, evlilik, ahlak, intikam, kahkaha, yazarlık, bunlardan yalnızca birkaçı. Parçalı bir yazma stiline sahip olması, yani ele aldığı konuyu nihai bir sonuca bağlamamaktaki ısrarı, ister istemez yazısını tematik tekrarlarla doldurup taşırıyordu. Bu açıdan Nietzsche’nin, kitabından kitabına, bütün bir külliyatı boyunca kendi konu ve buna mukabil sorunlarını keşfettiğini de pek tabii söyleyebiliriz. Kendine has tekrarının farkını, yani tekrarındaki farkı olumlayan ...
Spinoza ve Kıskançlık
Duyguları ele alışı söz konusu olduğunda, Spinoza’nın çokça eleştiriye maruz kaldığını biliyoruz. Genel kanının aksine Spinoza, duyguların rasyonel bir temeli olduğunu düşünüyordu. Yani duyguların da pek tabii anlaşılabilir, açık bir nedeni olduğuna inanıyordu, yeter ki anlamayı deneyelim. Ona kalırsa, hiçbir duygu –evet, hiçbir duygu– öyle kendi kendine doğamazdı. Kendinde ve kendi için bir duygu yoktu. Her duygu, o duyguyu taşıyan insanla, o insanın gücü ve güçsüzlüğüyle yakinen ilgiliydi. Duygular, rastgele oluşan şeyler değildi. Onlar bizim başımıza gelen şeyler o...