Açıklama
• Türkçeye başka bir dilden çevrilmiş bir edebiyat eserinin dilini, üslubunu, anlatım tekniklerini başarılı buluyorsak, bu kimin başarısı ve hüneridir? Bu soruya insanların ezici çoğunluğu büyük olasılıkla “elbette yazarın” yanıtını verecektir, ama öyle midir gerçekten? Yazar metnini Türkçe yazmadığına göre, “çeviri” adını verdiğimiz Türkçe metin kime aittir?
• Çeviri edimi, fotokopi benzeri hep aynı sonucu veren otomatik ve mekanik bir işlem midir? Eğer öyle değilse, o zaman çevirmen de bir “çevirikopi” makinesi değildir. O halde iki farklı çevirmenin yapacağı ve birbirinden kaçınılmaz olarak farklı olan çevirilerden biri ille “doğru” öteki de ille “yanlış” mıdır? Bir metnin tek bir “nesnel doğru” çevirisi olabilir mi? İki farklı çeviri, eşdeğer derecede “doğru” ya da en azından “meşru” olamaz mı?
• Tek bir “nesnel doğru” yoksa, o halde her çevirmenin farklı meşru olasılıklar arasında farklı öznel tercihler yapmış olduğunu kabul etmeliyiz. Başka bir deyişle, metin çevirmenin beyin süzgecinden geçip diğer dile aktarılırken, çevirmenin öznel müdahalesiyle bir ölçüde dönüşmüştür. Metin dönüşürken hâlâ aslına sadık olabilir mi? Olmalıysa, yani bu öznel tercihler keyfi olamazsa, o halde çevirmenin öznelliğinin kabul edilebilir sınırı nedir?
• Çevirmen eğer metni bir ölçüde dönüştürüyorsa, onu bir bakıma “yeniden yazmış” sayılamaz mı? Bu durumda çevirmen çeviri metnin neresindedir? Tümündeyse, çevirmek yazmak mıdır ve çevirmen de farklı türde bir yazar mıdır?
• Eğer bir yazar, romanını önce bir dilde yazıp daha sonra başka bir dilde yeniden yazıyorsa, yaptığı işlem bir çeviri sayılabilir mi?