Bilinmeyeni Gören Kız: Morehshin Allahyari ve She Who Sees the Unknown’u Üzerine

She Who Sees the Unknown ya da Bilinmeyeni Gören Kız, İran doğumlu dijital multimedya sanatçısı Morehshin Allahyari’nin 2016’da başladığı bir sanatsal araştırma projesi. Sanatçı üç boyutlu modelleme, tarama ve baskı yöntemlerini kullanarak Orta Doğu kökenli kadın, kuir canavar ve cin figürlerinin hikayelerini baştan yazıyor. Bu uzun soluklu ve hayli alışılmışın dışındaki araştırma projesinin amacı, geleceği kurgularken kullandığımız figürleri ve geçmişin hikayelerinin gelecekteki rolünü sorgulamak. Orta Doğu kökenli, kadın ve kuir canavar figürleri geleceği tasarlarken nasıl bir rol oynayabilir? Allahyari’nin sorusunu cevaplamak için öncelikle sanatçının kendi geçmişine bakmak gerekiyor.

Dijital sanat üzerine eğitim aldığı Amerika’da yaşayan Allahyari, şimdiye kadarki tüm eserlerinde kişisel hikayelerinden yola çıkarak; arşiv, kişisel ve toplumsal tarihin ilişkisi, kimlik ve toplumsal travma gibi konuları ele alıyor. 2012 yılında ürettiği The Romantic Self Exiles serisinde, politik duruşu sebebiyle yıllardır ziyaret edemediği Tahran’ı ve aile evinin bulunduğu sokağı hatırladığı kadarıyla üç boyutlu modelliyor. Allahyari’nin hatırladığı sokakları gezerken kimi binaların detayı, başka boşluklarla iç içe geçiyor. 2015 yılında tamamladığı projesi Dark Matter serisi, sansürün absürdlüğünü, İran’da sansürlenen objelerin bağlamını değiştirerek öne çıkarıyor. Çocukluğunda İran’da yasaklı olan Homer Simpson oyuncağı, VHS kaset, dildo, Buddha heykeli, çanak anten gibi objeleri iç içe geçiren Allahyari, ortaya bağlamından koparılmış objeler çıkarıyor ve sansürün bu objeler için de geçerli olup olmadığını sorguluyor. Forever Now tarafından desteklenen bu proje NASA’ya hediye edildi ve 2015’teki bir uzay göreviyle Uluslararası Uzay İstasyonu’na bir kopyası gönderildi.

Allahyari’yi uluslararası alanda tanınır hale getiren projesi ise 2015-2016 yıllarında üzerine çalıştığı Material Speculation: ISIS. IŞİD tarafından yok edilen antik Hatra şehri ve sanat eserlerinin yok edilme videosundan esinlenen sanatçı, bu eserlerin aslen kime ait olduğunu, arşivlemenin bağlamını ve yöntemlerini sorgulamaya başlıyor. Aylar süren bir araştırma sonucu yok edilen eserlerin her türlü fotoğraf, resim ve bilgilerine ulaşan sanatçı, eserleri üç boyutlu modelleyip basıyor. Ayrıca her eserle ilgili araştırmasını da USB belleklere yükleyip heykellerin içine koyuyor. Web sitesi üzerinden de tüm araştırmanın yanı sıra, bu eserlerin modellerini ve planlarını paylaşarak dünyanın her yerinde üç boyutlu yazıcısı olan insanların bu eserleri istediği madde, boyut ve renkte üretebilmesinin yolunu açıyor. Bu proje, yok edilmenin aslında çok daha demokratik bir arşivleme ve sanat eserleriyle farklı tip bir ilişki kurmaya dönüşmesinin örneği.

Sanatçı 2017 yılından beri şimdiye kadarki en uzun soluklu projesi She Who Sees the Unknown üzerine çalışıyor. Orta Doğu mitolojisinden seçtiği dört figürü —Huma, Ya’jooj Ma’jooj, Aisha Qandisha ve The Laughing Snake— şimdiki zamanda ve gelecekte yeniden kurgulayıp hayal ediyor. Bu aşamada sanatçının geliştirdiği re-figuring kavramını açıklamak faydalı olacaktır. Sözlük anlamındaki yeniden biçimlendirme karşılığının yanı sıra bu yöntemi yeni figürler yaratma ya da figürleri yenileme olarak da okuyabiliriz. Zira Allahyari’nin projesi yüzyıllardır var olan mitik figürlerin şimdiki zamanda ve gelecekte nasıl yer alacağını ve ne şekilde güncellenebileceklerini hayal ediyor. Çocukluğunda dinlediği masallardan hatırladığı bu canavarları yaşatmak ve hikayelerini baştan yazmak istiyor. Bir yandan da geçmişin geleceğe olan yadsınamaz etkisini göstermiş oluyor. Allahyari, figürleri belirledikten sonra her figürle ilgili uzun bir araştırma yapıp bulabildiği tüm kaynakları arşivliyor. Daha sonra figürleri resimlerine dayanarak modelliyor ve hikayelerini şimdiki zamandaki bir adaletsizlikle bir araya getirip baştan yazıyor. Amacı tüm bu araştırmaların ve hikayelerin bir arada yer aldığı okuma buluşmaları yapmak ve kapsamlı bir arşiv oluşturmak. Sanatçı, bu projeyle Orta Doğu coğrafyasındaki hikayelere dikkat çekerken bir yandan da batılı olmayan yeni düşünce figürleri oluşturmuş oluyor.


She Who Sees the Unknown: Huma, Morehshin Allahyari (2016)


Allahyari’nin çalıştığı ilk figür Huma, insanların ateşini çıkaran bir cin. Sanatçı, göründüğü insanların ateşini yükselten bu cini küresel ısınma bağlamında yeniden kurguluyor. Küresel ısınmaya batı odaklı ve sömürgeci bir bakış açısını eleştirmek isteyen Allahyari, Huma’yı dünyadaki tüm insanlara aynı koşulları yaşatan bir varlığa dönüştürüyor. Burada da küresel ısınmanın aslında ne kadar küresel bir kriz olduğunu sorgulamış oluyor. Orijinal hikayede dünyanın sonunu getireceğine inanılan ve insanlıktan bir duvarla ayrılan Ya’jooj ve Ma’jooj —Yecüc ve Mecüc— ise Allahyari’nin kişisel deneyimlerinden esinle şimdiki zamana uyarlanmış. Donald Trump’ın “müslüman yasağı” sırasında Berlin’de mahsur kalan sanatçı, Amerika’daki evine aylarca dönememiş ve kendini bu canavarlarla özdeşleştirmeye başlamış. Bu fikirle yarattığı VR deneyimi izleyiciye bir duvarın üstünde oturan Yecüc ve Mecüc karakterlerini tanıtıyor ve hikayenin ilerlemesi için seyircinin anlatıcı tarafından söylenen el hareketlerini yapması gerekiyor. Bu deneyim seyirciye canavarlaştırma hikayelerindeki rolünü ve kontrolün kimde olduğunu düşündürmeyi amaçlıyor. Aisha Qandisha’nın yeniden kurgusunda Allahyari kendi yaşadığı psikolojik şiddet dolu bir ilişkide kendini güçlü bir cin olan Aisha Qandisha olarak hayal ediyor ve bu kez gördüğü psikolojik şiddet ve baskıya boyun eğmiyor ve kendi hikayesini güncellemiş oluyor.

The Laughing Snake —Gülen Yılan— ise hikayesi Medusa’ya benzerlik gösteren bir canavar. Eski mite göre bir şehri ele geçiren ve önüne gelen tüm insanları ve hayvanları öldüren yarı yılan yarı kadın The Laughing Snake, tüm çabalara karşın öldürülemiyor. Ancak bir gün aynada kendi yansımasını gören canavar gülmeye başlıyor ve gülmekten ölüyor. Allahyari, hikayenin yeniden düzenlemesinde canavarla İran’da kadın olmak başlığı altında topladığı kendi anılarını iç içe geçirdiği bir çoklu seçenekli hikaye yaratıyor. Canavar dünyadaki yerini görünce kendi seçimiyle bu dünyanın bir parçası olmaktan vazgeçiyor ve gülerek kendi kararıyla yok oluyor. Allahyari, bu canavar üzerinden bir kadın olarak kendisine de kendi vücudunun ve kaderinin kontrolünü vermiş oluyor. Kendini canavar üzerinden yeniden kurgulayan Allahyari, İran’da büyürken yaşadığı cinsel şiddet, taciz ve travmaları yılanınkiyle bir araya getiriyor ve bu kez tüm bunlara direnmeyi başarıyor.

She Who Sees the Unknown; araştırma, prodüksiyon, sergilenme ve arşivleme üzerinden bir sanat eserinin her aşamasının eserin vermek istediği mesaja göre kurgulanabileceğini gösteriyor. Bu proje özelinde bilinmeyeni gelecek olarak da yorumlayabiliriz, saklı kalmış ve unutulmuş Orta Doğu’lu kadın ve kuir canavar hikayeleri olarak da. Aslında Allahyari bize geleceğin bilinmezliğini gösterirken bir yandan da geleceğin hayal kurmaya ve yeni düşüncelere açık olduğunu söylemiş oluyor. Elon Musk’ın hayal ettiği gelecekte yaşamak istemediğini söyleyen Morehshin Allahyari, geleceğin hikayelerinde hepimizin söz hakkı olduğunu ve bunun kendi hikayelerimizin kontrolünü eline almaktan geçtiğini gösteriyor.

Sanatçı hakkında daha detaylı bilgi edinmek için:
• Kişisel web sitesi: http://www.morehshin.com/
• She Who Sees the Unknown web sitesi: http://shewhoseestheunknown.com/

Kapak Görseli: Melissa Aguilar

Sinema mezunu ve yazarı. Utrecht Üniversitesi Medya, Sanat ve Performans Çalışmaları yüksek lisansını tamamladı. Teknoloji ve doğaüstü arasındaki ilişkiyle ilgileniyor. Çalışmalarını Buluştuğumuz İyi Oldu'da sürdürüyor.

Yoruma yanıt